Anadolu'nun topraklarına düşen Balkan rüzgarları, küçük yaşta yetim kalan Bulgar Ali'nin hayatını değiştirir. Ali, Pehlivan dedesi Süleyman'ın gözetiminde mertlik ve eşitlik gibi erdemlerle büyür. Gençliğinde aşık olduğu Münire, ailesi tarafından Ali'ye verilmeyince, Ali sevdiği kadınla birlikte kasabadan kasabaya gezip, hayatlarını tren istasyonları arasında kurar. Bu yolculuk, Ali'nin haksızlığa tahammül etmeyen doğasını ve eşitlik arayışını yansıtır. Ali'nin Sosyalist lakaplı bu mücadelesi, basit bir kasabada dahi bencil ve çıkarcı insanların kurduğu bir tuzaktan kovulmasıyla zirveye ulaşır. Aynı zamanda Ali'nin oğlu Mustafa, kendi hikayesini oluşturmak üzere büyümekte ve ailesinin mirasını devralmaktadır.